6. ÜNİTE TÜRKLERİN
İSLAMİYET’İ KABULÜ VE İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
TÜRK-İSLAM TARİHİNDEKİ
SİYASİ GELİŞMELER
751 Talas Savaşı
840 Karahanlı Devleti’nin kurulması
963 Gazneli Devleti’nin kurulması
1040 Dandanakan Savaşı
1040 Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulması
1048 Pasinler Savaşı
1071 Malazgirt Muharebesi
1077 Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurulması
1097 Harzemşahlar Devleti’nin kurulması
1157 Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılması
1187 Gazneli Devleti’nin yıkılması
1212 Karahanlı Devleti’nin yıkılması
1230 Harzemşahlar Devleti’nin yıkılması
TÜRKLERİN İSLAMİYET’İ KABULÜ
·
Türkler, zaman
içerisinde farklı dinlere inanmıştır. Kök Türk Devletinde Budizm, Uygurlar’da
Maniheizm, Hazarlar’da Musevilik, Peçenekler,Kumanlar ve Bulgarlar gibi Türkler
de Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Bu dinler Türklerin kimliklerini
kaybetmesine neden olmuştur.
·
Türkler, 642 Nihavend
Savaşı’ndan sonra yani 7. yüzyıl ortalarından itibaren Müslümanlarla temas
etmeye başlamıştır. Emevi Dönemi’nden (661-750) itibaren ise Türkler,
İslamiyet’in hizmetinde yer almaya başlamıştır.
·
Abbasi Devleti
kurulduktan hemen sonra meydana gelen 751 Talas Savaşı’nda Araplar, Türkler ile
birlikte Çinlilere karşı savaşmıştır. Talas Savaşı sonrası, Türkler İslamiyeti
benimsenmeye başlamıştır. Abbasilerin, Emevilerin mevali politikası yerine
müsamaha, eşitlik, adalet ilkelerini uygulamaları ve ümmetçi politika
izlemeleri, Türklerin İslamiyet’i kabulünü kolaylaştıran en önemli sebeplerden
olmuştur.
·
İslamiyeti kabul
eden ilk Türkler, Karahanlı Devleti’nin hâkim olduğu yerlerdeki Türk
boylarından olan Yağma, Çiğil, Karluk ve Tuhsilerdir.
·
İslam dinini
kabul eden Berberiler, Acemler ve Kürtler gibi kavimler de bulunmaktadır.
·
Kuzey Afrika’da
Berberiler, Emevilerin, Kartaca’yı fethi sonrası Hasan b. Numan’ın uyguladığı
politika sonucunda İslamiyet’i benimsemiştir. Acemlerin de İslamiyet’i kabul
etmesiyle birlikte çoğunun Araplaştığı görülmüştür. Kürtler ise Müslümanlar ile
ilk defa Hz. Ömer zamanında karşılaşmıştır. Abbasiler, Kürt aşiretlerin askerî
potansiyelinden yararlanmıştır.
İSLAMİYET’İN TÜRK DEVLET VE
TOPLUM YAPISINA ETKİSİ
Karahanlı Devleti (840-1212)
·
Orta Asya’daki
ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti; Karluk, Yağma ve Çiğil
boyları tarafından 840 yılında kurulmuştur.
·
Devletin merkezi
Balasagun olup bilinen ilk hükümdarı Bilge Kül Kadir Han’dır. Satuk Buğra Han
ise İslamiyet’i kabul eden ilk Karahanlı hükümdarıdır. Müslüman olduktan sonra
Abdülkerim adını alan Satuk Buğra Han, Türkler arasında İslamiyet’in yayılması
için mücadele etmiş ve bu nedenle El-Mücahit, El-Gazi unvanları ile anılmıştır.
·
Yusuf Kadir
Han’ın vefatından sonra taht mücadeleleri yaşanmış, Karahanlı Devleti Doğu ve
Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır (1042).
·
Doğu Karahanlı
Devleti 1211’de Karahitaylar, Batı Karahanlılar ise 1212 yılında Harzemşahlar
tarafından ortadan kaldırılmıştır.
·
Karahanlılar İpek
yoluna sahip olmuşlardır. İlk kez kervansaraylar yapmışlardır. Halkın dili
Türkçe'dir. Yazışma dili Farsça'dır. Devlet yönetiminde Selçuklulara örnek
olmuşlardır. Buhara, Semerkant, Kaşgar, Fergana önemli kültür merkezleridir.
Gazneli Devleti (963-1187)
·
Samanilerin Türk
komutanlarından Alp Tegin tarafından 963 yılında başkenti Gazne olarak
Afganistan’da kurulan Müslüman Türk devletidir.
·
Gazneli Mahmut,
devlete en parlak dönemini yaşatmıştır. Hindistan üzerine 17 sefer yaparak
İslamiyet’in burada da yayılmasına katkı sağlamıştır. Abbasi halifesi
tarafından Gazneli Mahmut’a “Sultan” unvanı verilmiştir.
·
Sultan Mesut
Dönemi’nde Gazneliler, 1040 yılında Selçuklularla yaptıkları Dandanakan
Savaşı’nda yenilerek Hindistan’a çekilmek zorunda kalmıştır.
·
Gazneli Devleti
bu savaştan sonra zayıflama sürecine girmiştir. Afganistan’ın yerli halkı olan Gurlar
tarafından 1187’de yıkılmıştır.
İlk Müslüman Türk Devletleri’nin
Özelikleri
·
Türklerdeki cihan
hâkimiyeti düşüncesi, İslami dönemde de cihat anlayışı ile yaşamaya devam etti.
·
Gazneliler ve
Karahanlılar, İslami Dönem Türk devlet teşkilatının gelişip yerleşmesinde köprü
vazifesi görmüşlerdir.
·
Karahanlılarda hakan
yerine “Arslan Han”, yabgu yerine “Buğra Han” ve şad yerine “İlig Han”
kullanılmıştır. Gazneliler de ise hükümdarlar “emir ve sultan” gibi İslami
unvanlar kullanmıştır. Sultan unvanını ilk kullanan Türk hükümdarı Gazneli
Mahmut olmuştur
·
İlk Türk İslam devletlerinde
hükümdarlık halife tarafından onaylanır, ülkede halife adına hutbe okutulur ve basılan paraların üzerinde
halifenin ismi yazılırdı.
·
İlk Türk-İslam
devletlerinde hükümdarlar tıraz denilen
kendi ad ve lakaplarının yazılı olduğu, süslemeli özel giysiler giyerdi.
·
Resmî belgelerde tevki ya da tuğra denilen mühür
kullanan hükümdarların değerli taşlardan yapılmış taht ve taçları vardı.
·
Saray önünde,
namaz vakitlerinde, savaşlarda ve törenlerde nevbet denilen müzikler çalınırdı.
·
Sefere ya da bir
yere giderken hükümdarların başının üstünde çetr denilen, ipek ve kadifeden yapılmış bir çeşit şemsiye
tutulurdu.
·
Hükümdardan sonra
devlet kademesinde en yetkili kişi vezirdi. Karahanlı vezirleri Türkçe yuğruş
unvanını kullanırken, genellikle İran kökenli olan Gazneli vezirler hâce unvanını kullanmıştı.
·
Türk İslam
devletlerinde yönetim işlerinin daha rahat ve düzenli bir şekilde
yürütülebilmesi için çeşitli divanlar
oluşturulmuştur.
·
Karahanlılarda
devletin işleyişiyle ilgili önemli kararların alındığı Meclis-i Âli adında bir
divan varken Gaznelilerde mali ve genel idari işlerden sorumlu olan “Divan-ı
Vezaret” bulunurdu.
·
Türk İslam
devletlerinde hukuk sistemi şeri ve örfi olmak üzere iki ana unsurdan meydana
gelirdi. Şeri davalara bakan kadılar, dinle ilgili bütün işlerde yetkiliydi.
Karahanlı ve Gazneli hükümdarlar örfi mahkemelere başkanlık ederdi.
·
Türkler, her
dönemde askerî teşkilata çok önem vermiştir. Karahanlı ordusu; görevleri saray
ve hükümdarı korumak olan saray muhafızları, hükümdarın şahsına bağlı ücretli
askerlerden meydana gelen Hassa ordusu, hanedan mensupları, valiler ve diğer
devlet adamlarının kuvvetleri ile devlete bağlı Türk boylarının kuvvetleri olmak
üzere dört ana birimden oluşurdu.
·
Gazne ordusu ise
görevleri saray ve hükümdarı korumak olan gulamlar, eyalet ve bağlı devletlerin
kuvvetleri, Türkmenler ile ücretli ve gönüllü birliklerden meydana gelirdi.
Türk İslam Dünyasında
İlk Edebî Eserler
Kutadgu Bilig (Mutluluk veren bilgi)
·
Türk İslam
edebiyatının günümüze kadar ulaşan ilk eseridir.
·
Yusuf Has Hacip
eserini 1070’de Doğu Karahanlı Hükümdarı Uluğ Kara Buğra Han'a Türkçe olarak
sunmuştur.
·
Eserde insanların
hem bu dünyada hem de ahirette mutluluğu elde edebilmek için nasıl bir yaşam
sürmeleri gerektiği bilgisi verilmiştir.
Divânü
Lûgati’t-Türk
·
Türk tarihinin
ilk sözlüğü olup Türk dilinin abide şaheserlerindendir. İyi bir eğitimle
kendini yetiştiren Kaşgarlı Mahmut, 1077 yılında Abbasi Halifesi Muktedi
Billah’a sunmuştur.
·
Divânü
Lûgati’t-Türk; Araplara Türk dilini öğretmek, Türk milletinin yüceliği ve
Türkçenin zenginliğini göstermek amacıyla kaleme alınmıştır.
·
Bir sözlük gibi
hazırlanmış olan eser; birçok konuda ansiklopedik bilgiler içermektedir.
Atabetü’l-Hakayık
(Gerçeklerin Eşiği)
·
12. yüzyılda Edip
Ahmet Yükneki tarafından yazılmıştır.
·
Eser içerik ve
edebî yönüyle Kutadgu Bilig’in devamı olarak kabul edilmiştir. Eser, bir
nasihatname niteliğindedir.
Divân-ı Hikmet
·
Türk tasavvuf
tarihinin ilk edebî eserdir. Hoca Ahmet Yesevî’nin Türkçe olarak yazmış olduğu
ve “hikmet”adı verilen şiirlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.
·
İslamiyet’in
Türkistan, Balkanlar ve Anadolu’da yayılmasında Hoca Ahmet Yesevî, yol gösterici
bir özelliğe sahiptir.
OĞUZLARIN İSLAMİYET’İ KABULÜ
·
Oğuzlar arasında
İslamiyet ancak 11. yüzyılda hâkim bir din hâline gelebilmiştir. Oğuz boylarından
Müslümanlığı kabul edenlere Türkmen adı verilmiştir.
·
Oğuzlar, Selçuk
Bey önderliğinde yeni bir Müslüman Türk devleti olan Selçuklu Devleti’ni
kurmuştur. Selçukluların Anadolu’ya hâkim olmaya başlaması ve burayı
İslamlaştırması üzerine papa önderliğindeki Batı dünyası, Türk İslam dünyası
üzerine Haçlı Seferleri düzenlemiştir.
·
Büyük Selçuklu
Devleti’nin parçalanması üzerine Türkiye Selçuklu Devleti, Anadolu’da
bağımsızlığını kazanmıştır. Türkiye Selçukluları, Suriye ve Filistin’deki diğer
Türk emirlikleriyle birlikte Haçlı Seferleri’ne karşı İslam dünyasını başarılı
bir şekilde korumuştur.
·
Doğudan gelen
Moğol İstilası, Türkiye Selçuklu Devleti’nin parçalanmasına neden olmuş ve
Anadolu’da birçok beylik ortaya çıkmıştır. Bu beyliklerden birisi olan Osmanlı
Beyliği süratle gelişerek bir cihan devleti hâline gelmiştir. Osmanlı Devleti,
İslam dünyasının lideri olarak Avrupa’da İslam kültürünün yayılmasını
sağlamıştır.
·
Türklerin İslam’a
hizmetleri yalnız siyasi, askerî ve idari sahalarda olmamıştır. Türklerin,
İslam medeniyetinin gelişmesine de önemli katkıları olmuştur. Öğrencilere de
maaş bağlanmış, onların istifade etmeleri için zengin kütüphaneler kurulmuştur.
Büyük Selçuklu Devleti
(1040-1157)
·
Oğuz Yabgu
Devleti’nde subaşı olan Selçuk Bey, yabgu ile anlaşmazlığa düşünce kendine
bağlı kişilerle birlikte Cend şehrine gelmiştir. Selçuk Bey, boyu ile birlikte
İslamiyet’i kabul etmiş ve Samanoğulları, Karahanlılar, Gazneliler gibi üç
güçlü Müslüman devlet arasında kalmıştır.
·
Selçuk Bey,
Horasan bölgesinde sayıları günden güne artan Türkmenlere yurt bulamaması ve
mevcut devletlerin onun güçlenmesinden endişe duyması nedeniyle bölgede oldukça
zorlanmıştır.
·
Selçuklular,
Gaznelileri 1035’te Nesâ’da, 1038’de Serahs’ta mağlup etmiştir. Bu iki zaferden
sonra Gazneliler’in bölgedeki siyasi ve askerî durumu ciddi şekilde
sarsılmıştır. Bu nedenle Gazneli Mesud, 1040 Dandanakan Savaşı’nda Tuğrul Bey’e
yenilmiştir. 1040 Dandanakan Savaşı’nı kazanarak İran’da tek siyasi güç hâline
gelen Tuğrul Bey döneminde devlet güçlenmiştir.
·
1015-1021 yılları
arasında Çağrı Bey’in yaptığı keşif seferleri Türkmen boylarına Anadolu’yu
hedef gösterilmiştir. 1043 yılında başkent, Rey şehrine taşınmış, böylelikle
Selçuklular batı yönünde yayılma geçekleşmiştir.
·
Tuğrul Bey
İbrahim Yinal ile Arslan Bey’in oğlu Kutalmış’ı Anadolu’nun fethi için
görevlendirmiştir.
·
Selçuklular,
Liparitis komutasında birleşen Gürcü-Bizans kuvvetlerini 18 Eylül 1048'de
Pasinler Ovası’nda kesin bir bozguna uğratmıştır.
·
Tuğrul Bey, Şii
Büveyhilerin baskı altında tuttukları Abbasi halifesini bu baskıdan kurtararak
bozulan İslam birliğini yeniden sağlamıştır. Tuğrul Bey 1055 yılında Bağdat’a
girerek Büveyhoğullarının varlığına son vermiştir. Halife Kaimbiemrillah
İslamiyet’e yaptığı hizmetler için Tuğrul Bey’e altın kılıç, sancaklar,
hilatlar vermiş ve başına iki taç giydirmiştir.
·
Abbasi Halife bu
gelişmelerden sonra Tuğrul Bey’i “Şark ve Garpın Sultanı” olarak ilan etmiştir.
Selçuklu hükümdarları bu olaydan sonra “Sultan-ı İslam” unvanını kullanmaya
başlamıştır.
·
Tuğrul Bey’den
sonra kardeşi Çağrı Bey’in oğlu Alp Arslan 1063’te Selçuklu tahtına geçmiştir. Gürcistan
üzerine sefere çıkmış ve Anadolu’yu hedef almıştır.
·
Bizans’ın
doğudaki en önemli merkezlerinden olan Ani Kalesi 1064’te fethedilmiştir. 1071
‘de Bizans İmparatoru Romen Diyojen, büyük bir ordu ile Ahlat’a ulaşmıştır
·
26 Ağustos 1071
tarihinde Malazgirt-Ahlat arasında Rahve Ovası’nda meydana gelen savaşta Turan
taktiğini başarıyla uygulayan Selçuklular büyük bir zafer kazanmıştır. Sultan,
Romen Diyojen’i esir almış, ona misafir gibi muamele ederek, İstanbul’a
göndermiştir.
·
Abbasi halifesi
olmak üzere diğer İslam ülkelerine fetihnamelerle kazanılan zafer
duyurulmuştur. Abbasi halifesi, Sultan Alp Arslan’a hediyeler göndermiş ve ona
“İslam Ülkelerinin Sultanı” unvanını vermiştir. Bu zafer Avrupa’nın ve Haçlı
Seferleri için hazırlık yapmasına neden olmuştur.
·
Malazgirt
Savaşıyla Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve böylece Anadolu’nun fetih
süreci hızlanmıştır. Sultan Alp Arslan öldükten sonra daha önce veliaht tayin
ettiği oğlu Melikşah, Büyük Selçuklu hükümdarı olmuştur.
·
Sultan Melikşah
Dönemi’nde Selçuklu ülkesinin sınırları batıda ve doğuda genişledi. Türk
komutanları İzmit’e kadar Anadolu’nun büyük bölümünü fethettiler.
·
Selçuklu Devleti
içinde Hasan Sabbah’ın gizli olarak yürüttüğü faaliyetler neticesinde
Bâtıniler, 1090’da Kazvin yakınındaki Elburz Dağlarında Alamut Kalesi’ni ele
geçirdi. Batınilik, islam dünyasında büyük çatışmaların yaşanmasına neden oldu.
Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılışı
·
Melikşah’ın
ölümünden hemen sonra taht kavgaları başladı. Vezir-azam Nizâmülmülk’ün desteği
ile Berkyaruk, kardeşiyle girdiği taht mücadelesini kazanarak tahta çıktı.
·
Türkleri
Anadolu’dan atmak ve Kudüs’ü ele geçirmek amacıyla Avrupa’dan harekete geçen
Haçlı ordusu Antakya’ya kadar ilerleyerek burayı kuşattı.
·
Sultan
Berkyaruk’un ülkede iç düzeni sağlamasından sonra kardeşi Mehmet Tapar1099’da
isyan etti. Kardeşler arasında meydana gelen savaşlar sonucunda Büyük Selçuklu
Devleti ikiye bölündü. Batı kısmına Mehmet Tapar, doğu kısmında ise Berkyaruk
sultan oldu.
·
Sultan
Berkyaruk’un ölümünden sonra Mehmet Tapar, Selçuklu tahtını 1105’te ele
geçirdi. Suriye ve civarındaki Haçlı devletleri ile mücadele edildi. Bâtınî
faaliyetlerine karşı ciddi tedbirler aldı ve Bâtınileri rahatsız edici seferler
düzenlendi.
·
Mehmet Tapar
öldükten sonra kardeşi Sencer tahtı ele geçirdi. Sultan Sencer, Selçuklu
Devleti’ni yeniden düzenleyerek “Sultan-ı Azam” unvanını aldı. Bu dönemde
Selçuklular, Gaznelilere ve Karahanlılara karşı yeniden hâkimiyet sağladı.
·
Karahanlı
Hükümdarı Mahmut ile idaresi altındaki Türk boylarından olan Karluklar arasında
anlaşmazlık çıktı. Hükümdar Mahmud, Sultan Sencer’den yardım isterken Karluklar
da Karahitaylardan yardım istedi. Selçuklu ve Karahitay kuvvetleri arasında 9
Eylül 1141’de Katvan Savaşı meydana geldi.
·
Katvan Savaşında Sultan
Sencer yenildi, Karahitaylar bütün Maveraünnehir’i istila etti. Selçuklu
Devleti ve İslam dünyası için ağır bir yenilgi oldu ve Selçuklular yıkılma
sürecine girdi. Sencer’in 1157 yılında ölmesiyle Büyük Selçuklu İmparatorluğu
tarih sahnesinden çekildi.
·
Büyük Selçuklu
Devleti’nin yıkılmasıyla devletler ve atabeylikler ortaya çıktı.
Devletler: Irak Selçukluları (1118-1194), Kirman Selçukluları (1048-1187), Suriye Selçukluları (1078-1117), Türkiye Selçukluları (1075- 1308)
Atabeylikler: Şam Atabeyliği (Böriler) (1104-1154), Musul ve Halep Atabeyliği (Zengiler)
(1127-1233), Azerbaycan Atabeyliği
(İldenizliler) (1148-1225), Fars
Atabeyliği (Salgurlular) (1148-1286)
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ’NDE
YÖNETİM VE TOPLUM YAPISI
·
İslamiyet’ten
önceki Türk devlet geleneğinde olduğu gibi Büyük Selçuklu Devleti’nde de ülke,
hükümdar ailesinin ortak malı kabul edilmiştir.
·
Selçuklularda
devletin tek temsilcisi sultandır. İlk Türk devletlerindeki kut anlayışı
Selçuklularda da devam etmiştir.
·
Sultanlar,
tarafından yayınlanan fermanlar kanun niteliğindedir ve halk bu fermanlara
uymak zorundadır.
·
Büyük Selçuklu
Devleti’nde sultan adına para bastırılır, fermanlara tuğrası çekilir ve ülkenin
her tarafında adına hutbe okunurdu.
·
Hükümdar, ailesi
ve maiyeti ile birlikte sarayda yaşardı. Saray teşkilatında çaşnigir, candar,
camedar gibi çeşitli görevliler yer alırdı. Saray teşkilatında çalışanların
başında olan ve onları denetleyen kişiye “hâcibü’l -hüccâb” denirdi.
·
Büyük
Selçuklularda bütün devlet işleri “Büyük Divan” tarafından yürütülürdü. ‘’Divan-ı
Saltanat” da denilen Büyük Divan’ın başında vezir bulunurdu.
·
Selçuklularda,
Büyük Divan’a bağlı dört divan daha vardı. Bunlar; devletin iç ve dış
yazışmalarını yapan Divan-ı İnşa (tuğra), bütün mali işlerinden sorumlu olan
-Divan-ı İstifa, mali ve idari işleri teftiş eden Divan-ı İşraf ve devletin askerî
işleriyle ilgilenen Divan-ı Arz’dı.
·
Büyük Divan’a
bağlı olmayan posta ve haberleşmeden sorumlu Divan-ı Berid, adalet işlerinden
sorumlu Divan-ı Mezalim ve hatunun emrinde hizmet veren Divan-ı Hatun gibi
divanlar bulunurdu.
·
Selçuklu adalet
teşkilatı şeri ve örfi hukuk olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Şeri hukuk
sisteminde, Din ile ilgili bütün davalara kadılar bakardı. Kadıların başında olan
kişiye kadiü’l-kudat denilirdi. Örfi hukuk sisteminde davalara emir-i dad
bakardı.
·
Selçuklu ordusu;
Gulaman-ı Saray askerleri, Hassa Ordusu, ikta askerleri, bağlı devlet askerler,
gönüllüler, ücretliler ve Türkmen kuvvetlerinden meydana gelmiştir.
·
Büyük Selçuklu
Devleti, Türkler ve İranlılar olmak üzere başlıca iki gruptan oluşmuştur. Devletin
mülki teşkilatına İranlılar, askerî teşkilatına Türkler hâkim olmuştur.
Nizamiye Medreseleri
·
Tuğrul Bey’in
1055 Bağdat Seferi sonrasında Selçuklular Sünni liderliğini üstlenmiştir. Sünni
inancın ortadan kalkması amacıyla yıkıcı faaliyetlerde bulunan Fâtımiler için
artık hedef Büyük Selçuklu Devleti olmuştur.
·
Fâtımi ve
Bâtınilerin yıkıcı faaliyetlerinin İslam dünyası için büyük bir tehlike
olduğunu anlayan Büyük Selçuklu Devleti Sünni medreseler kurmaya karar
vermiştir.
·
Büyük Selçuklu
Devleti hükümdarı Sultan Alp Arslan ve veziri Nizâmülmülk yıkıcı ve bölücü
unsurlarla mücadele etmek, Sünni düşünceyi yaymak amacıyla devlet politikasını
belirleyerek Nizamiye Medreselerini kurmuştur. İlki Nişabur’da açılmıştır.
·
Nizamiye
Medreselerinde İmam Gazalî tasavvuf, felsefe ve Bâtınilik ile ilgili çalışmalar
yapmıştır.
Büyük Selçuklu Devleti’nde Kültür ve
Medeniyet
·
Sultan Alp Arslan
zamanında belli bir programla sistemli hâle getirilerek devlet himayesi ile
medreselerde en tanınmış bilgin ve fikir adamları müderris olarak
görevlendirilmiştir.
·
Zengin kütüphanelerle
donatılmış olan medreselerde öğrencilere aylık maaş verilmiş ve onlara her
türlü ihtiyaçları karşılanmıştır.
·
Büyük Selçuklu
Devleti Dönemi’nde açılan medreselerin programlarında İslami bilimlerle
birlikte matematik, astronomi, felsefe, fizik, tıp, tarih, edebiyat gibi akli
bilimler de yer almıştır.
·
İslami bilimlerde
Eş-Şirazî, Cüveynî, Gazzalî ve Er-Razî gibi önemli âlimler yetişmiştir.
·
Sultan Melikşah
büyük harcamalar yaparak İsfahan ve Bağdat’ta rasathaneler kurdurmuştu.
·
Devrin en önemli
matematik ve astronomi âlimleri; Ömer Hayyam, Îsfizârî, El-Vâsıtî’dir.
-El-Hazini Büyük Selçuklu Devleti’nin enlem ve boylamlarını gösteren “Zîc-i
Sencerî”’yi hazırlamıştır.
·
Büyük Selçuklu
Devleti’nde mimari ve sanat alanındaki faaliyetler İslam medeniyeti içerisinde
yeni bir dönemi temsil etmiştir.
·
Çini ile kaplı
çok köşeli çatıları ve üzerlerindeki göz alıcı kumaş süslemeleriyle kümbetler
Selçuklu mimarisinin en önemli eserleridir.
·
Kopuz, Türk
tanburu, Türk borusu, Türk neyi ve bağlama önemli Türk müziği aletleriydi.